Sürdürülebilir Kalkınma

Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik, ekolojik ve sosyal sistem ve hizmetlerin birlikte ele alınarak, toplumların ve yaşamın esenliğinin sağlanması ve gelişmesini ifade eder. 

20. yüzyılda yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmelerin sonucunda ekosistem zarar görmüş ve alternatif yaklaşımlara gitmek gerektiği anlaşılmış, sürdürülebilirlikle birlikte çevresel kalkınma ve gelişme amaçlanmıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın temel fikri, 1972-1992 tarihleri arasında gerçekleşen uluslararası konferanslar ve girişimlerle şekillenmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı, 1972 yılında Stockholm’de gerçekleşmiştir; bu konferans küresel alanda sürdürülebilirliğin tartışıldığı ilk uluslararası toplantıdır. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler’e bağlı bir program olarak oluşturulan Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurulmuştur. Konferansta “Stockholm Bildirgesi” ve “İnsan Çevresi İçin Eylem Planı” adlı iki belge kabul edilmiştir. Stockholm Bildirgesi’yle ekolojik sistemin çevresel tahribatı artık taşıyamadığı ortaya konmuş, enerji, su ve toprak kullanımında günümüz ile gelecek arasında adil ve çevresel ilkeleri gözeten bir paylaşımın olması gerek görülmüştür. Bu açıdan kalkınmanın sadece ekonomik boyutla sınırlanamayacağı, çevre ve sosyal yaşam olmaksızın sürdürülebilir bir kalkınmanın var olamayacağı ortaya konmuştur. Böylelikle sürdürülebilir kalkınmanın 3E’si olan ekoloji, ekonomi ve eşitlik bir arada anılmaya başlanmıştır. 

Stockholm’deki konferanstan çıkan öneriler geliştirilerek 1980 yılında Dünya Koruma Stratejisi yayınlanmıştır. Dünya Koruma Stratejisi, Uluslararası Doğal Kaynakları ve Doğayı Koruma Birliği (IUCN), Doğal Hayatı Koruma Vakfı (World Wildlife Fund-WWF) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanmıştır. Bu raporla, sürdürülebilir bir topluma ulaşmak için koruma ve geliştirme düşüncesinin birlikte ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. 

Bkz. İnsani Geçim Ücreti, Sosyal Adalet, Sürdürülebilirliğin 3E’si, Sürdürülebilirlik, Üretim, Tüketim.

Kaynak: